FACİA SON ANDA ÖNLENDİ! YAYLA HALKI ÖLÜMDEN DÖNDÜ
Trabzon ve Gümüşhane sınırları içerisinde yer alan Trabzon’un Kadırga Yaylası,Şahmelik Obası 18 Temmuz 2025 tarihinde büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Yaklaşık 80 hanenin içme suyu ihtiyacını karşılayan su gözesine kimliği kamuoyuyla açıklanmayan bir şahıs tarafından fare zehiri atıldığı tespit edildi. Bölgede koyun otlatan bir çobanın dikkati sayesinde olay fark edildi ve zehirli suyun ana depoya aktarımı engellendi.
Olay, bölge halkı ve sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Yayla sakinleri, olayın ardından savcılığın şahsı HTS (telefon sinyal) kayıtlarıyla tespit ettiğini, resmi adli sürecin başlatıldığını ancak şahsın halen serbest bir şekilde yaylada dolaşmasının kamu vicdanını derinden yaraladığını ifade ediyor.
Olay Nasıl Fark Edildi?
Olay günü, bölgede düzenlenen geleneksel Kadırga Şenlikleri sonrası yaylaya dönen bir kişi tarafından zehirle sabotaj yapıldı. Ancak neyse ki, bölgede koyun otlatan bir çobanın dikkati sayesinde suya karıştırılan zehir fark edildi. Böylece yüzlerce insanın zehirlenmesiyle sonuçlanabilecek büyük bir facia engellendi.
Savcılık Süreci Başladı
Olayın ardından yapılan teknik incelemelerde, şahsın olay yerinde bulunduğu HTS (baz istasyonu) kayıtlarıyla tespit edildi. Savcılık tarafından resmî adli süreç başlatıldı.
Ancak tüm bu gelişmelere rağmen, iddiaların merkezindeki şahsın hâlâ yaylada serbestçe dolaşıyor olması, halkın vicdanında derin bir yara açtı.
Yayla Sakinlerinden Sert Tepki: “Hep birlikte ölmemiz mi gerekiyor?”
Yayla halkı öfkeli:
“Bir kişi, 80 haneye kasıtlı olarak zehir veriyor. Suç teknik olarak ispatlanıyor, ifade veriliyor ama kişi hâlâ aramızda dolaşıyor. Biz öylece bakacak mıyız? Hep birlikte ölmemiz mi gerekiyor ki adalet harekete geçsin?”
Yetkililere Açık ve Net Sorular:
-
Bu cinayet teşebbüsünün ardından neden hâlâ somut yaptırım uygulanmadı?
-
Yayla halkına, olaydan sonra suyu kullanmamaları yönünde uyarı yapıldı mı?
-
Sudan numune alınıp laboratuvar testleri yapıldı mı?
-
Zehir karıştığı tespit edilen su depoları boşaltılıp temizlendi mi?
-
Su kaynaklarına güvenlik kamerası ve kilit sistemi kurularak tekrar yaşanması muhtemel tehlikelere karşı önlem alındı mı?
Bu Olayın Sorumluluğu Yalnızca Bireysel Değildir
Bu tür olaylar sadece bireysel bir suç değil, aynı zamanda yerel yönetimlerin ve idarenin zafiyetidir. Su gibi yaşamsal bir kaynağın böylesine savunmasız bırakılması, başlı başına bir ihmaldir. Su deposuna elini kolunu sallayarak ulaşan herkes, potansiyel bir tehdit oluşturabilir.
“Eğer o depolarda kilit olsaydı, kamera olsaydı bu yaşanmayacaktı. Şimdi soruyoruz: Bu olaydan kim ders aldı?”
Sessiz Kalanlar da Sorumludur
Yayla sakinleri, olayın kapatılmasına izin vermeyeceklerini, yaşananların hukuki, idari ve vicdani boyutuyla takipçisi olacaklarını açıkça belirtiyor:
“İsmi değil, eylemi konuşuyoruz. 80 haneyi öldürmeye teşebbüs eden biri dışarıda gezebiliyorsa bu, sadece onun değil, sessiz kalan herkesin sorumluluğudur. Sessiz kalmak, suça ortak olmaktır.”
Adalet Yerini Bulmalı!
Halkın tek bir talebi var:
Bu olay örtbas edilmesin. Adalet yerini bulsun. İhmali olan her kimse hesap versin. Su gibi yaşamsal bir kaynağa yapılan müdahalenin karşılığı suskunluk değil, kararlı bir duruş olmalı.
“Bu işin peşini bırakmayacağız. Bizim susmamız, bir başkasının daha cesaret bulmasıdır. Gerekirse yayla yayla gezer, her kapıyı çalarız ama bu işi unutmayız!”